Bugün tatil dönüşünde yoldaki o bitmek bilmeyen trafik bana bayram tatilinin de sona erdiğini ve mutfağımdaki karatahtanın uzun zamandır blogda öylece kaldığını anımsattı. Evet, ramazan ayı ve bayram tatili derken okulların açılmasına da bir şey kalmadı. Ben de döner dönmez silkelenip ramazan ayında denediğim bir tarifi arşivden çıkardım hemen paylaşmak için...
Yaz tatillerini oldum olası çok sevmişimdir ama sanırım bu yaz, havaların aşırı derecede sıcak olması beni etkilemiş olmalı ki bir an önce kara kış gelsin istiyorum...Sonbaharda sararıp dökülen yaprakları ve yağan yağmurun toprakta bıraktığı o kokuyu şimdiden özledim doğrusu...
Umarım bir sonraki yaz bu kadar sıcak ve bunaltıcı geçmez. Ramazan ayı içinde o çok bunaltıcı ve nemli günlerden birinde biraz serinlemek adına benim de ilk kez yaptığım bir tarif kızılcık şurubu...Ramazan ve bayram telaşında bir türlü yayınlayamamıştım. Ama bugün tatilden dönünce yaşadığım yerdeki sıcak ve nemli hava bana bu buz gibi ve tatlı içeceği anımsattı, ben de hemen paylaşmak istedim.
Bu aralar kızılcık meyvesini manavlarda ve semt pazarlarında kolaylıkla bulabilirsiniz. İnternette şöyle bir araştırdım ve neredeyse birçok derde deva olabilecek şifalı bir meyve olduğunu da keşfetmiş oldum.
No comments:
Post a Comment